korfezforum.zforum.biz
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Teknik Direktörünüz konuştu

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
SaGoPa_KaJMeR
Admin
Admin
SaGoPa_KaJMeR


Mesaj Sayısı : 188
Rep : 16
Kayıt tarihi : 01/08/09
Yaş : 30
Nerden : Balıkesir/Edremit/iskele

Teknik Direktörünüz konuştu Empty
MesajKonu: Teknik Direktörünüz konuştu   Teknik Direktörünüz konuştu Icon_minitimeC.tesi Ağus. 01, 2009 4:35 pm

Yine Camianın Gurur Duyacağı Bir Takım Olacağız
01.08.2009 09:16

Teknik Direktörümüz Mustafa Denizli, Beşiktaş Dergisi'nin Ağustos sayısına konuştu.

Beşiktaşımız’a kazandırdığı Turkcell Süper Lig Şampiyonluğu ve Fortis Türkiye Kupası’nın yanında, üç büyükleri de şampiyon yapan ilk Türk teknik direktör unvanını kazanan Mustafa Denizli, aynı hırs ve inançla futbolcularımızın başındaki görevini sürdürüyor... Ve yine her zaman olduğu gibi iddialı...

Takımımıza kazandırdığı büyük başarılarla can-ı gönülden bağlandığımız Mustafa Denizli’yle, son sürat yeni sezon hazırlıklarını sürdürdüğü BJK Nevzat Demir Tesisleri’nde buluştuk. Geçen sezonun geniş bir değerlendirmesini yapan hocamızla, önümüzdeki sezonla ilgili düşüncelerini konuştuk. 2009-2010 sezonunun heyecanını yaşadığımız şu günlerde hocamızın ifadeleriyle yüreğimize su serpilirken, “Çifte Kupalı Kartal”ın yanına “Avrupa Hakimi Kartal” unvanını da alacağımıza dair inancımız pekişti.

Üstünden zaman geçtiğine göre geçtiğimiz sezonla ilgili bazı şeyler daha iyi analiz edilebilir belki... Öncelikle siz bir süreç olarak 2008-2009 sezonunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bizim açımızdan iki aşamalı bir sezon oldu. Hem bir teknik adam değişikliği yaşadık hem de ben geldikten sonra burada yaşanan değişim bizi zaman açısından biraz zorladı. Ancak yaptığımız çalışmalar 3-4 ay sonra olumlu bir çizgiye geldi. Sezon sonunda başarılı bir çizgiye geleceğimizi tahmin ediyorduk ama bunun bizi nerede tutacağını bilemiyorduk. Hedefimiz şampiyonluktu ancak ilk yarının sonunda ortaya çıkan tablo bazı insanlarda umutsuzluk yarattı. Ve sonunda Beşiktaş bu sene ilkleri yaşadı. Bulunduğu konumdan gelip şampiyonluğu yaşaması Türkiye liglerinde bir ilktir. O bakımdan bu iki aşamanın özellikle ikinci bölümünün düşündüğümüz çizgide olduğunu söyleyebilirim.

Beşiktaş’ın çifte şampiyonluğunun yanı sıra siz, ayrı konularda da çifte şampiyonluk sevinci yaşadınız. Hem taraftar hem de teknik direktör olarak bu başarıyı yakalamak muhakkak ki sevincinizi iki katına çıkarmıştır, ki buna üç büyüklerin hepsini şampiyon yapan ilk Türk teknik direktör olma unvanını da eklediniz ve bu çok az kişiye nasip olacak bir şey... Bu anlamda ayrıcalıklı kişilerden biri olarak bizlere nasıl duygular içinde olduğunuzu anlatabilir misiniz?
Ayrıcalıklı olmak, ayrıcalıklı mekanlar gerektirir. Dolayısıyla öncelikle mekanımızın ayrıcalıklı olduğunu söylemek istiyorum. Daha evvelki konumum da ayrıcalıklıydı. Fenerbahçe’de de şampiyonluk yaşayan ilk Türk oldum. Ama özellikle çocukluğumun, gençliğimin bütün günlerini, gecelerini süsleyen Beşiktaş’la duble yapmak çok farklı bir şey. Hem camia hem futbolcular hem de benim için zor bir dönemdi. Bunu burada aşmak, yani sempatizanı olduğum takımda bunu aşmak ayrı bir keyif veriyor. Ayrıcalıklar her zaman değişebilir. Buradaki ayrıcalık belki ilk defa benimle bunların yaşanıyor olması. Türkiye’de üç büyüklerde çalışan Türk yokken üçünde birden şampiyonluk yaşamayı, son şampiyonluğumu sevdiğim, taraftarı olduğum bir kulüpte iki kupayla birlikte yaşamayı şöyle tanımlıyorum; “Allah’tan daha ne istersin” (gülüyor). Bizde daha iyisi hep vardır ama ilk etapta bunu yaşamak son derece güzel.

Çifte kupayı kaldırmayı başaran futbolcularımıza neler söylemek istersiniz?
Futbolculara gerekenleri zaten söylüyorum ama Beşiktaş Dergisi aracılığıyla da bir şeyler söylemek isterim. Birinci derecede onların takım oyuncusu olmaları son derece önemliydi. İlk aşamada bunu başardık. Bu zaten en zor dönemimizi oluşturdu. Eğer bir takım birlikte hissetmiyor, yaşamıyor ve paylaşmıyorsa; takım olma olgusunu ortaya çıkarmak çok zordur. Beşiktaş’ta bunu sağladık. Tabii ortak bir lisan konuşamadığımız için zaman zaman zorluklar da yaşadık ve bunu aşmak herkesin gayretiyle oldu. Tabii ben burada bunları organize eden bir unsur olarak bulunuyorum. Ondan sonra da takip ediyorum ne kadar başarıyoruz, ne kadar başaramıyoruz diye... Saha içinde bazen eksiklerimiz oldu ama insan kalitesi üst düzeyde olan gruplarda saha içindeki eksiklikleri gidermek çok zor olmaz. Bunu da birlikte başardık. Yolumuza zaten onlarla beraber devam ediyoruz. Aşağı yukarı bu kadrodan fire vermedik diyebilirim. Bir tek Gökhan Zan ve Serdar Kurtuluş kendi isteğiyle buradan ayrıldı. Benim isteğim doğrultusunda ayrılan Aydın Karabulut oldu. O bakımdan çekirdek kadro devam ediyor. Üzerine yurtiçinden ve yurtdışından yeni arkadaşlarımız katıldı. Eğer hedeflerimize varmak istiyorsak geçen sene elde ettiğimiz olumlu atmosferi daha da geliştirerek devam etmek mecburiyetindeyiz. Şu andaki görüntümüz bunu başaracağımız doğrultusunda.

Şampiyonluğumuzu Başkanımız Yıldırım Demirören’in eşi Revna Demirören’e ithaf ettiniz... Bunun sebebi neydi?
Sadece Revna Hanım’a ithaf etmedim. Orada herkes vardı ama öncelikli birkaç kişinin içerisinde Revna Hanım da vardı. Sene ortasında kendisiyle bir karşılaşmamızdaki bakışını unutamadım. Orada belki yıllar, belki hüzün, belki mutsuzluk, belki bir beklenti gizliydi. Bütün bunların devam edeceği izlenimi o bakışlarda vardı. Onu değiştirmek çok önemliydi benim için. Tabii hem kupa hem de lig şampiyonluğunda o bakışlardan sonra kendisinin gülen gözlerini görmek mutluluğumuza farklı bir mutluluk kattı. Çünkü futbolun içinde olanlar, başarı ve başarısızlığın aile ortamını ne denli etkilediğini çok iyi bilirler. Aşağı yukarı 5 yıldır çok mutlu olmayan sezonlar yaşamış olan Demirören Ailesi’nde bundan en fazla etkilenen kişi de Revna Hanım’dır. Siz bakmayın Yıldırım Bey veya diğer başkanlar ön planda olur ama onun bütün azabını arka plandakiler yaşar. O bakımdan ona armağan ettik. Halbuki Yıldırım Bey bizimle daha fazla temasta olan, kulübün her şeyini halleden, yönetimin başındaki insan... Ama bazen arkadakileri hatırlamak, benim kızlarımı hatırladığım gibi, önemli bir hadise...

Sezon sonrası tabii ki birçok kişiden tebrik mesajları almışsınızdır. Bunların içinde sizi en çok duygulandıran ya da güldüren hangisiydi?
Hayatımdaki en yakın arkadaşım, dostum, Çeşme’de yaşayan ve “halaoğlu” dediğim Mehmet; bana bir mesaj çekti. Mesajda şu yazıyordu; “Üç büyüklerde şampiyonluk yaşadın, tarihe geçtin. Ama giderken aramızda hiçbir fark olmayacak. Senin kefen de benim kefen de ikişer buçuk metre olacak” (gülüyor)...

Önümüzdeki sezona gelirsek... Öncelikle geçen sezonun aksine sezon başından itibaren takımımızın başında olacaksınız. Bunun ne gibi artıları olacak?
Bizde oturmaya başlayan temel bir felsefe var. Kadromuzun büyük kısmı bunun ne olduğunu biliyor. Yeni gelenlerle de bunu paylaşıyoruz. Ve bunu daha kısa bir süreye çekmeye çalışıyoruz. Tahmin ediyorum Eylül-Ekim aylarında bu oturmuş olacak. Zaten kadroya dahil ettiğimiz futbolcular bu felsefeye hem saha içinde hem saha dışında yakın futbolcular. Geçen seneki kadar uzun bir sürece ihtiyacımız olmayacak.

Gönderilen, gönderilecek futbolcularımız ve yeni transferlerimiz için nasıl bir yol izlendiğini öğrenebilir miyim?
Yaptığımız transferler belli. Fink ile sezon ortasında anlaşmıştık. İsmail zaten düşüncelerimizde olan, önü son derece açık ve Beşiktaş’a uzun yıllar hizmet edeceğini düşündüğümüz bir futbolcu. Kendini hep geliştirerek devam edecek ve Milli Takım’a da faydalı olacak. Keza Erhan; Ankaraspor’dayken yakından takip ettiğim, her görev verildiğinde yerine getirebilecek bir futbolcu. Ankaraspor bize Aydın takası için daha farklı futbolcular teklif etmişti ama ben Erhan’ın alınmasını istedim. Ayrıca Ferrari’yi de İtalya Ligi’nde oynadığı takımlardan takip ediyorduk. Son derece tecrübeli ve o bölgede önemli bir futbolcu. Gökhan’ın gidişi, İbrahim Toraman’ın uzun süre aramızda olmayacak olması ve Zapotocny’in gidecek olması orada mutlak bir ihtiyacı ortaya çıkardı. Burada özellikle Zapo için parantez açmak istiyorum; o çalıştığım en karakterli ve elinden gelen her şeyi sahaya yansıtan futbolculardan biri... Bizim planlamamızda aramızda olamayacak olması beni son derece üzüyor. Keşke imkanımız olsa da kalabilse... Ama yolumuz ve işimiz bu sene hem daha ağır hem daha uzun. Futbolun içinde duygusallık vardır ama duygusallıkla iş yapamazsınız. Öyle yaptığınız takdirde bunun acısını hep birlikte yaşarsınız. Bazen öyle kararlar veriyorsunuz ki içiniz acıyor ama şartları değerlendirmek gerekiyor.

Tabii kadrodaki 9 yabancı futbolcu işinizi zorlaştırıyor...
Bir kontenjanı mutlaka açmak mecburiyetindeyiz. Delgado’nun durumu netlik kazanmadı. Belki bir yarı boyunca bizimle beraber olmayacak. O hem kaptanımız hem de benim güvendiğim bir futbolcu ama yaşadığı sakatlıktan ben geldiğimden beri kurtulamadı ve bu takım üstündeki etkinliğini ortaya çıkarmasına imkan tanımadı. O bizim içimizdeki acılardan bir tanesi. Hepsini kişileri de camiaları da üzmeyecek bir formül içersinde çözmeye çalışıyoruz.

Sizin takımımızın başına gelişinizden beri BJK Nevzat Demir Tesisleri’ndeki işleyişte de büyük rahatlama oldu ve personelimiz bu durumdan çok memnun. Peki önümüzdeki sezon için bu işleyişte tekrar yeniden yapılanmaya gidecek misiniz?
Hayır, yeniden yapılanmayı aşağı yukarı hayata geçirdik. Bunun üzerine geliştirmeler yapacağız. Hem tesislerimizin fiziki şartları hem de çalışan personelimiz açısından... Biz devamlı takımdan bahsediyoruz ve takımın içersinde onların olduğunu bazen unutuyoruz. Benim için en önemli unsur onların varlığı ve verdiği hizmet. Mutsuz bir personelle başarıyı yakalamak mümkün değil. Bu nedenle onlar benim için en az futbolcularım kadar değerli varlıklar. Onlar için de devamlı çaba sarf ediyorum; hem burada hem de evlerinde huzuru bulabilmeleri için. Tabii onları yine futbolcularım kadar kontrol ediyorum. Beşiktaş’a, tesislere ve takıma herhangi bir katkıda bulunmayacak davranışları varsa önce ikaz ederim. Eğer devam ederlerse aramızda olamazlar.

Peki Beşiktaş’ın yeni sezondaki futbol anlayışı ne olacak?
Bu sene, geçen sezondan daha tempolu olmak mecburiyetindeyiz. Türkiye’deki rakiplerimiz güçlendi. Avrupa’da zaten güçsüz bir rakip karşımıza çıkmayacak. Bazı şeyleri aşmak mecburiyetindeyiz. Buna fizik, takım oyunu, çabukluk ya da kaybetmeme hırsı diyebilirsiniz. Eğer Avrupa’da başarı istiyorsak bütün bunları mutlaka geliştirmek ve kendi potansiyelimizi geçmek zorundayız. Türkiye’de bunu yaparız ancak amacımız bizden çok daha güçlülerin olduğu bir yerde yolumuza devam etmek. Bunun için her türlü imkanı ortaya koyacağız. Kimse şüphe etmesin.

Peki Turkcell Süper Lig’deki bütün takımları ele alırsak; sizce bizi nasıl bir sezon bekliyor?
Geçen sezona başlarken hiç kimse Beşiktaş’ın üzerinde bir unvan taşımadığını biliyordu. Halbuki şimdi; bu ligin en büyüğü, çifte kupalı şampiyon olarak sezona başlıyoruz. Her takım önce şampiyona karşı kaybetmemek daha sonra kazanmak düşüncesini taşır. Bu işimizi daha da zorlaştıracak. Ama çok da önemli değil (gülüyor).

Önümüzdeki sezonla ilgili “Belki daha zor olacak ama çok daha erken mutlu sona ulaşacağız” dediniz... Bunu biraz açar mısınız?
Zamanı geldiğinde onu yaşarız. Açmaya gerek yok. Futbolda bu tür yaklaşımlar belki iddialı ama ben hayatımda bütün iddialı sözlerimi futbolcularıma ve camiaya güvenerek veririm. Buna kendi güvenimi de eklerim. Dolayısıyla bu sene çizgimizi hem yükseltmek hem de bu süreyi daha öne çekme düşüncemiz var. Yaparız...

Sizin de dediğiniz gibi Beşiktaş; çifte şampiyon unvanını sürdürme isteğinin yanına bir de Şampiyonlar Ligi hedefini de koydu. Bu önemli arenada neler yapabilir Beşiktaş?
Şampiyonlar Ligi’nde birinci hedef gruptan çıkmak. Zaten seri başları belli. Bunu yoldaki çocuklar bile biliyor (gülüyor). Orada da camiasının gurur duyacağı bir Beşiktaş ortaya çıkacaktır, şüpheniz olmasın.

12., 13. ve 14. haftalarda arka arkaya Trabzonspor, Fenerbahçe ve Sivasspor’la karşılaşacağız. Aynı zamanda bu dönem Şampiyonlar Ligi’ndeki grup maçlarımızla da çakışıyor...
Evet... Biraz ağır bir dönem ama ne olursa olsun üstesinden gelmek mecburiyetindeyiz. Futbolcularımızın özellikle o döneme çok iyi konsantre olmaları lazım. Hem içerde hem dışarıda oynayacağımız bu büyük maçların arka arkaya gelmesi bizi sezon için yönlendirecektir. Yol haritası o zaman ortaya çıkacak.

Sizin camiamızdan beklentileriniz var mı?
Biz üretken bir camiayız. Burada yer alan genç bir potansiyel var. Daha üretken ve daha sevecen şeyler bekliyoruz onlardan. Bazı şeyleri aşıyoruz. “Kartal gol! Gol! Gol!” tezahüratını eskiye nazaran takımın önemli bir itici gücü olarak hissediyoruz. Biz bunu değiştirdik. Onlar da bazı şeyleri değiştirirse o güç daha fazla ortaya çıkacak.

Teşekkür ederim...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://korfezforum.yetkin-forum.com
 
Teknik Direktörünüz konuştu
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Adnan Polat Galatasaray TV'ye Konuştu
» Futbolda dört büyükleri yöneten teknik adamlardan hangisini daha çok beğeniyorsunuz?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
korfezforum.zforum.biz :: Eğlence :: Spor :: Beşiktaş-
Buraya geçin: